Okuyuş

BİR İŞARET

BİR İŞARET

17.09.2021

BİR İŞARET
“Bize bir ayet, yol gösterici gelmeli. Bir işaret gelsin de ne yapacağımızı bilelim.” der.

TAHA/133:  “Dediler ki: ‘Rabb’inden bize bir ayet getirmeli değil mi?’ Onlara, önceki sahifelerde bulunan kanıt/beyyine gelmedi mi?”

Kendilerinden önce yaşayanların başlarına gelen onlara beyan olunmadı mı? Ölümün var olduğunu, doğduğun an ölüme yolculuğun başladığını bilmiyor musun? Ve hangi yolda nasıl yürüyeceğinin sınanması için dünyaya gelmedin mi? Her bir insana belli bir süre verilmiş. Mesele sürenin uzunluğu kısalığı değil, asıl mesele bize verilen bu sureyi nasıl değerlendirdiğimiz.

İnsan sanki elinde bir güç var ve bu süreyi nasıl uzatabilirim kaygısını yaşar. Oysa en değerli, en mutlu anlar; en dolu dolu yaşanan anlardır. Boş geçirilen zamanı ha yaşamışın ha yaşamamışın, bu zamanın ne kendine ne de bir başkasına yararı var. Bana bir ömür, bir süre verilmiş. Geçmişlerin örneklikleri de ortada. Medeniyetler kurulmuş.  Toplumun refah seviyesini en üstlere çıkaran liderler de olmuş, sadece refahı belli bir zümreye has kılarak geri kalan halka zulmeden de…

TEVBE/69: “Siz de öncekiler gibisiniz. Ama onlar sizden güçlüydüler. Malları ve evlatları daha çoktu. Kendi paylarından yararlanmaya baktılar. Öncekiler kendi paylarından nasıl yararlandılarsa siz de kendi payınızdan o şekilde yararlanmaya baktınız. Onların dalıp gittikleri gibi siz de dalıp gittiniz. Yaptıkları, dünyada da ahirette de boşa gitti. Umduğunu bulamayacaklar. Zarar edenler işte onlardır.”

Dağları oyup mermerden saraylar yapmışlar. Piramitlerin bugün bile nasıl yapıldığı muamma. Zenginlerin hiçbiri hiçbir şeyi yanında götürememiş. Ne garip o kadar da çalışıp ömrünü verdiklerini, bu dünyada istemediklerine bırakıp gitmişler. Nereye gitti bu insanlar. Şimdi neredeler? Kavgaları, savaşları, altınları, mücevherleri nasıl bıraktılar?

KIYAMET/26: “Hayır artık çok geç! Can boğaza gelip dayandığında, 27: ‘Yok mu bir şifacı?’ dendiğinde, 28: (hasta) bunun beklenen ayrılış olduğunu anladığında, 29:  ve bacaklar birbirine dolaştığında, 30: işte o gün sevk edilen yer, sadece Rabb’inin huzurudur.

Hiçbir şeyin bir değeri kalmıyor. Bugün de insanlara korku vererek, ölümle korkutarak neler neler yaptırılıyor. İnsan geçmişe bakıp ibret almıyor. Hala akletmiyor. Her insanın bir süresi var ve bu süre bitmeden kimse kimseyi öldüremez. Sadece biz bu sürenin ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Süre bittiyse de tüm dünya birleşse artık yaşatamaz. Sadece bunun bilincinde olsak ve iman etsek daha dünyada korkacağımız bir şey kalmaz.

Şair ne güzel demiş: “Hayat bir gündür, o da bugündür.” Ya biz bugün diyemiyoruz, dünü halledememişiz, içimizde gelememişiz bugüne, dün de geçmişte kaldı yaşayamıyor, düzeltemiyoruz. Ya da yarında yaşamaya çalışılıyor ki o da daha gelmedi. Bugünü gereği gibi yaşayamazsak yarın da bugün olacak ve bugün dün olup tekrar yaşanamayacak. Ve kısır döngü devam edecek, koca bir hayat heba olup gidecek.

Bize düşen doğru yolda yürüyüp, doğru işler yaparak barışı, sulhu ortaya koyarak bize verilen süreyi en güzel şekilde ifa edip alnımızın akıyla Rabb’imize “Ben geldim Yarab,  elimden gelenin en güzelini yaparak geldim.” diyebilmek…

HANİGÜN