Okuyuş

BEŞER 13/07/2022

BEŞER  13/07/2022

13.07.2022

BEŞER
 

İsra/21 “Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür. "

Allah her insana kendine özgü fazlalıklar, üstünlükler verdiğini söylüyor. Tıpkı parmak izi gibi. Dünya var olduğundan bu yana gelmiş geçmiş her bir insana ayrı bir parmak izi, ayrı bir kişilik, birbirinden tamamen farklı karakter vermiş. Her ne kadar zaman, ortam ve yaşam standardı insanın karakterini biçimlendirse de farklılıklar her daim var ve var olmaya devam edecek.

               Tarih tekerrürden ibaret deriz ama bu dediğimize aslında inanmayız. Tekerrür eden tarihe bakıp ders çıkarmaz ancak başkaları üzerinden yorumlarız. Kur’an bize geçmiş toplumları, elçilerin mücadelelerini, insanların bakış açılarını, olayları yorumlamalarını evire çevire anlatıyor. Hz. Musa’nın firavun ve kendi köleleşmiş toplumu ile olan mücadelesi, Hz. İsa’nın getirdiği gerçekler karşısında 12 havari dışında yalnız bırakılıp linç girişimi, Hz. İbrahim’in babası ve halkıyla mücadelesi, ateşe atılışı ve devamında eşiyle kendiyle çocukları ile mücadelesi… İnsanın kişiliği, yaptıkları, egoları, meyilleri, döneklikleri, hazırı ve kolayı seçme, sorumluluktan kaçma gibi özellikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Hoş biz Müslümanlar olarak bu anlatılanlardan ders çıkarıp hayatımıza nasıl uygularız amacı yerine anlamadan okuyup ağlayıp sevap bekler olduk.

               Karun’un zenginliği anlatılır ayetlerde ve bu zenginliğin Allah’ın lütfu olarak değil de kendinden, kendi kazancı olarak gördüğü anda nasıl yok olduğu anlatılır. Örnekleyelim, ders çıkaralım, sağduyumuzla bakalım görebilmek için. Bugün de dünyanın en zenginleri; mazlum halklar üzerinden daha da çok kazanmak için çeşit çeşit hastalıkları, virüsleri, iyileştirmeyen ama ömür boyu kullanmak zorunda kalınan ilaçları, teknolojileri satma ortamları hazırlayıp servis ederler. Bill Gates "Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı’nın işini yapıyorum ." demesi gibi. Bekliyor ve gözetliyoruz imrenerek baktığımız bu zenginlerin sonu Karun’dan farklı mı olacak? Yoksa onlara ayrıcalık mı tanınacak?

               Hep aynı zengine köle olan zihniyet, zengin olmayan ya da zenginliğini gösteri konusu yapmadan mütevazı yaşayanı görünce küçümseyen bakış açısı… Bilim, adalet, dürüstlüğün maddi bir getirisi yoksa hep değersiz görülmüş.  Oysa ömür bitmeye mahkûm, hiçbir maddi güç ölümü engelleyemiyor.  Al, mülk bitmeye mahkûm hele bir de haksız kazanç girdiyse Karun’un serveti gibi yok oluverir de farkına bile varılamaz. Bitmeyecek, yok olmayacak tek şey ilim ve adalet. Allah soruyor:

ENAM/32: “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka değildir! Âhiret yurdu ise Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”

               Aklınızı kullanmayacak mısınız? Gerçeği getiren adaleti emreden ister peygamber olsun ister alim veya kendi içlerinden yakınlarından biri olsun hiç fark etmez, kaçış başlıyor. Hep bana hep bana diye diye kendi ateşini hazırlıyor insan. Cehennemin ateşi insanlar ve taşlar.

TAHRİM/6: “Ey inananlar, kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.”

BAKARA/24: “Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kâfirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.”

               Yakıtı insanın kendisini ve Allah’tan daha çok değer verdiği altın gümüş vs. dengeli yerinde kullanılmadığında yakan kül eden ateş. Ateş yerinde kullanılırsa insana ışık olur. Sıcaklık olur, ulaşım ve iletişim olur. Bundan dolayıdır ki Allah’ın elçileri de dünya hayatının geçimini yok saymayı değil yerinde gereği gibi kullanmayı öğütlüyor. Mal ve makamın amaç değil araç olması gerektiğini, yemek için yaşamak değil yaşamak için gerektiği kadar yemeyi öneriyor.

               İlah tek, dönüp dolaşıp varılacak yer onun mizanı ve yalnızca ona hesap verilecek.

MÜ’MİNUN/33-34: “Dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz.”

MÜ’MİNUN/47: “İşte onlar dediler ki: Ne yani, o ikisinin kavmi bizim kölelerimiz olduğu halde, biz bizim gibi iki ölümlü insana mı inanalım?”

Ya o insanların gözlerinde büyütüp ilahlaştırdıkları, zenginlikleri ve makamları karşısında kul köle olan zihniyetli insan o tapındıkların senin gibi birer insan değil mi? Parası serveti ve makamı olunca ölmeyecek mi? Allah’ın huzurunda hesap vermeyecek mi? Hangi yanlış uygulama ve zorbalık ilelebet devam etmiş? Firavunların yaşamı şaşaa, debdebe, zenginlik; kendini ilahlaştırma sonuç inanmadığı ilaha secde eder şekilde dünyanın sonuna kadar müzede gösterim aracı ibret alabilenler için. Örnekler çoğaltılabilir. Tarih böyle örneklerle dolu. Ne kadar zulüm o kadar hesap. Tercih kişiye kalmış dönüş yapamayacağı günahı işlememek ve Allah’ta korunmaya girerek ancak takva ile kurtulabiliriz.

Hayat hata kabul etmiyor. Öyle büyük bir yasa var ki mutlaka ama mutlaka o hatanın cezası çekiliyor. Eğer ki hata yaptıysak ya hemen hata olduğunu anlar anlamaz dönüş yapıp af ve istiğfar etmeli ya da o hatanın bedelini acı ıstırap olarak ödersin. Oldu bir kere demek çözüme götürmüyor. Olanı daha da zorlaştırmadan çözüm aramak en azından gelecek azaptan kurtarır. Bize elçilik eden kim olursa olsun küçük görmeden gerçeğe sarılıp hakkı bulanlardan olma duası ile.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                           HANİGÜN