Okuyuş

AHDE VEFA

AHDE VEFA

28.10.2021

AHDE VEFA

ARAF/172: “Rabb’in Âdemoğullarından -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: ‘Ben sizin rabbiniz değil miyim?’ ‘Elbette öyle! Tanıklık ederiz.’ dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, ‘Bizim bundan haberimiz yoktu.’ demeyesiniz;”

173: “Yahut ‘Önce atalarımız Allah’a ortak koştu. Biz de nihayet onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi bâtıla saplanıp kalanların yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin!’ demeye kalkışmayasınız.”

Cenabı Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır.  Ruhlar da “Evet, sen bizim Rabbimizsin.” diye cevap vermişlerdir. "Ancak sana ibadet eder, senden yardım dileriz." demişlerdir. İşte bu konuşmanın vuku bulduğu zamana “Kâlû Belâ” denir.

İşte bu bir ahit, bir sözleşmedir.  Bugün bilimsel olarak da insanın bir inanma içgüdüsüyle doğduğu artık anlaşılmıştır.  Her insan gibi Hz. Muhammed de Allah’a verdiği sözün fıtrat olarak farkına varmış, toplumdaki aşırılıklardan ve puta tapmaktan uzak durmuştur. Doğruluğu, adaleti ve dürüstlüğü ile emin sıfatını almış; ateist, Yahudi, Hristiyan veya putperest olan herkesin güvenini kazanmıştır. Kendini Hira mağarasında inzivaya çekerek kalu belada verdiği sözü tutup rahmanın elçiliğine ulaşmıştır. En yakınlarını ve toplumunu karşısına alma pahasına Allah’ın vahyettiği ayetleri uygulamaya koymuş, mücadelesine en çetin şartlarda bile devam etmiştir. Bazen ümitsizliğe kapılmış, bazen sırtı yükten çatırdamıştır. Onun bu durumunu Allah şöyle anlatıyor tüm insanlığa:

DUHÂ/3-8:    “Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı. Gerçekten işin sonu senin için başından daha iyi olacaktır. Gelecekte Rabb’in sana verecek ve sen hoşnut olacaksın. O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşkın hâlde bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi?

İNŞİRAH/1-8: “Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şanını yükseltmedik mi? Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabb’ine yönel ve yalvar.”

KEHF/6-7: “Herhâlde sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye, peşlerinde üzüntüden kendini helak edeceksin! Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki onların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim.”

ŞUARA/3-4: “İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!  Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi...”

Merhametli olan her insan gibi Allah resulü de kazandığı, anladığı bu gerçeğe; tüm insanlığın inanması ve barış huzur içinde saadeti yaşaması için elinden geleni yapıyor. Elbette o da biliyor bu dünya hayatının bir sınav merkezi olduğunu ve yaratılan tüm insanlığın bu sınava tabi olduğunu. Sınav zor ve en yakınları (öz amcası vs.) inanmıyor, yanlış ve zulümleri devam ediyor. Üzülüyor Hz Muhammed. Elinden geleni yaptığı hâlde üzüntüden helak olacak ve Allah’tan uyarı gelecek kadar. Zaman zaman bizde aynı durumda değil miyiz? Ailemiz içinde veya yakınlarımızda Allah’tan korkmamacasına yapılan yanlışları gördükçe ve uyarılarımızı kabul etmedikçe aynı üzüntüyü hissediyoruz.

Zorluklar yine de yıldırmıyor. 23 yıllık peygamberlik hayatında hicret, savaşlar,  köle ticaretini sonlandırma, kadınların topluma kazandırılması ve insani muameleyi yaşamaları gibi birçok mücadele ile 40 + 23 yıl yaşamış. Bu yaşamında tüm gücüyle ahde vefa göstermiş ve veda hutbesiyle de yaşadığı toplumda kendine inanan insanları ve Allah’ı şahit tutmuştur.

Bizim de hayatımızı Allah’ın razı olduğu ve ahde vefa gösterenlerden olmak ümidi ve duasıyla.

HANİGÜN